KALABALIK YALNIZLIK


  • Yazar : Serap TOKAT / 2024-12-25 15:11:46

Dünyada yılın kavramı Brain Rot (Beyin Çürümesi) seçildi.

Türkiye’de ise TDK ve Ankara Üniversitesi’nin işbirliği ile düzenlenen anket sonucu yaklaşık 1 milyon oy ile “Kalabalık Yalnızlık”  2024 yılının kavramı oldu.  

Doğamız gereği insan sosyal bir varlıktır. Hiç bir insan tek başına varlığını sürdüremediği gibi, mutlu da olamaz. 

İş, okul, aile, arkadaş ortamları derken hepimiz öyle veya böyle sosyal hayatın içinde yer alıyoruz. Gerek fiziksel gerek dijital ortamlarda hep bir etkileşim ve iletişim halindeyiz. 

Ama buna rağmen, insanlarla çevrili olduğumuz sosyal ortamlarda, duygusal bağ kuramamak ve kendimizi yalnız hissetmemiz sonucu ortaya, modern toplumlarda giderek yaygınlaşan bir olgu olan  “Kalabalık Yalnızlık” tanımı çıkıyor. 

Modern hayatın temposunun, dijital dünyanın ve yüzeysel ilişkilerin, insanları bireyselleşmeye ve duygusal yalnızlığa iten bir tarafının olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. 

Sosyal medyanın yoğun bir şekilde kullanımı ve dijital iletişimin yaygınlaşması ile daha da belirgin hale gelen bu oksimoron kavram, aslında her birimizin geriye dönüp baktığında, kendi kişisel yolculuğumuzda geldiğimiz nokta oluyor maalesef…

Aynı evin içinde yaşayan aile bireyleri, aynı yemek masasında yalnız hissedebiliyor. 

Çevremiz insanlarla dolu olsa bile, gerçek anlamda anlaşıldığımızı ve bağ kurduğumuzu hissetmediğimiz zamanlar olabiliyor. 

Hayatın artan ritmi ve hareketliliği karşısında toplumsal bağların zayıflamasıyla, özellikle belli bir yaşın altında olan ve bağ kurmakta zorlanan bireyler, sosyal medyada beğeni ya da takipçi sayısını artırarak bir yerde bu yalnızlık hissine çözüm arıyorlar.  

Oysa ki takipçi ve beğeni sayısı ile kalabalık bir ortam yaratmaya çalışmak da aslında gerçek bir yalnızlık değil midir?

Bu davranış biçiminin sosyal ve psikolojik sebepleri olduğu gibi, ekonomik sebebinin de asla küçümsenmemesi gerektiğini düşünüyorum. 

Bir yandan geçim sıkıntısı, işsizlik, ekonomik kriz ile boğuşurken, insanın bırakın sosyalleşmeye, evden dışarı adımını atmaya mecali kalmıyor. 

Aynı sosyal statüde olup, bir araya gelerek dertleşmek isteyen kişiler de ülke gündemi nedeniyle, bir yerden sonra bırakın hafiflemeyi, daha çok dert sahibi olup çıkıyor. 

Hep bir umutsuzluk, hep bir karamsarlık, geleceğe dair bilinmezlik, ister istemez kişiyi kendi içine kapanmaya itiyor. 

Oysa ki eskiden, yani dijital çağa geçiş yapmadığımız dönemlerde, gerek aile gerekse arkadaş ortamları, hayatımızın olmazsa olmazları idi. Birbirimizi daha iyi anladığımız, dertlerimize derman olmaya çalıştığımız, dayanışma içinde olduğumuz o dönemleri, özellikle benim gibi belli bir yaş grubunun üzerinde olan insanların yad etmediği gün yoktur diye düşünüyorum. 

İnsan ilişkilerinin hem duygusal hem fiziksel anlamda yoğun yaşandığı bu dönemlere denk gelmeyen, teknoloji çağının içine doğan Y, Z ve alfa kuşağı için “Kalabalık Yalnızlık” kavramının fazla bir şey ifade etmemesini de anlayabiliyorum. Onlar için bilgisayar ya da telefon başında sosyalleşmek hem konforlu hem de yeterli geliyor çünkü.

Peki bunu sorun eden, yani kalabalıklar içinde kendini yalnız hissetmek istemeyenler ne yapabilir?

Naçizane fikrim, kendimize dönmek, içsel dünyamızı keşfetmek, az ama anlamlı ilişkiler kurmak bu duyguyu hafifletebilir diye düşünüyorum. 

Sonuçta ben de Charles Bukowski’nin dediği gibi ; “Seçilmiş bir yalnızlığı, seçilmeden girilen bir kalabalığa tercih ederim.”

 


Yazarın Diğer Köşe Yazıları


  • 2025-12-01 12:12:39
DİPLOMA ENFLASYONU

  • 2024-12-10 15:09:55
BEYİN ÇÜRÜMESİ

  • 2024-10-21 14:38:01
BİR ANNENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI…

Bu ülkede günlük 8000 TL kazanç için YENİ DOĞMUŞ BEBEKLER ÖLDÜRÜLDÜ!!!

  • 2024-09-14 14:37:14
NARE...